6 Kasım 2017 Pazartesi
06.11.2017
Sisli bir sabahın soğuğunda
Aklıma düşersin birdenbire
Sen Diye-Can Kazaz
Galiba bilim, sandığımız kadar ilerlemedi. En azından bir kısmımız için hala eskisi gibi olduğu yerde sayıyor. Mesela hala silemiyorsak bitmiş şeyleri, bitirdiklerimizi hafızamızdan ya da yarım bıraktıklarımızı tamamlasaydık sonucunda ne ile karşılaşacağımızı öğreneiyorsak bir şekilde; ciddili bir bilim geriliği yaşıyoruz bence.
Kitaplar, filmler, diziler, şarkılar, şiirler... Hepsi birer hikaye. Saçma olsun, mantıklı olsun, kısa olsun, uzun olsun. Mutlaka bir anlam taşıyor hepsi. Mutlaka anlattığı bir şey var. Eğer izlediğimiz, okuduğumuz, dinlediğimiz şeyler bittiklerinde sadece onları daha önce bildiğimizi hatırlarsak; sanırım etki diye bir tanım kalmazdı. "Bir kitap okudum, hayatım değişti." zırvaları biterdi. Çünkü hiçbir hikaye sizin olmadığı sürece hayatınızı değiştiremez. İnanın buna.
Hayatımızı değiştirebilecek tek şey kendimiz, kendi hikayemiz. Okuduğunuz o kurgusal hikayeyi yaşamış biri olabilir elbet, ama o biri siz olmadığınız sürece sizi sadece etkileyebilir, değiştiremez. Delirmeyin.
Ya da delirin. Galiba bilimin bile sanatta gram ilerleyemediği, dünyayı yüzeysel kıldığı bir devirde delirmek en mantıklı hareket. Bilimle işiniz bile olmuyor çünkü tüm o bilimsel araştırmalara dayanarak yapılmış tüm beyin faaliyetleri çalışmalarına karşı geliyorsunuz. Delirmişsiniz bir kere, onlara ne siz o kahve lekesini bir eve benzetiyorsanız? Hem kim ispatlayabilir onun sizin için bir leke değil de ev olduğunu?
Bilim henüz hayallerimizi okuyamıyorken Satürn biletimi hazırladım. Tüm astroloji denen alanın nefret ettiği, insanları dikkat etmeleri için uyardığı o gezegene fiziksel olarak gidemeyebilirim. Umrumda değil. Zihnimde oralıyım zaten. Neyse, öyle işte.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder