At the end of beautiful love
I didn't want to tell you all
Because you will be hurt
Do not hold on to crumbling down sandcastle
Do not try anymore
Şimdiki insanların hiç korkmadığı, eskidekilerinse bahsini bile açmadığı bir kelime var bugün aklımda. Vazgeçmek. Bir şeyi artık istememek, bırakmak, ona dair bir heves barındırmamak olarak tanımlanabilir vazgeçmek. Bazı durumlarda örtüşmeyen şeyler olur ve vazgeçeriz istediğimiz bir şeyden. Bazense artık istememeye başlarız.
Ayrılıklara binbir türlü bahanenin göz kırpmadan yaratıldığı bu yüzyılda, inanıyor taklidi yapmaya da çok alıştık. Oysa söylemeliydi bir insan. Artık birlikte olmayı istemiyorsa basit, uydurma bahanelerin arkasına sığınmamalı, karşısındakini aptal yerine koymaya çalışmamalıydı.
Bir ilişkiye başlamak da bitirmek de oldukça kolay aslında. Tek seferde yapılabilen bir şey çünkü. Asıl zor olan onu sürdürebilmek. Bazen ilişkiler yürümez diyemiyorum. Çünkü onu yeni yürümeye başlamış bir bebek gibi iki elinden tutup yürüten, o ilişkinin iki tarafı. Ama bazen bazı şeyler olmuyor işte. Bu, söylemesi yaşaması kadar zor olan bir durum. Vazgeçmek zorunda kalmak.
Hiç hissettiniz mi bilmiyorum, karşınızdakine verdiğiniz sevginin yetmediğini. Onun açısından bahsetmiyorum. Kendi açınızdan baktığınızda o sevginin yetersizliğinin ağırlığından bahsediyorum. Bu bir ilişkide yaşanabilecek en zor şeylerden biri olsa gerek. Yaşanmakta olan şey, bir uyumsuzluğa dönüşüyor zamanla ve bunu hisseden kişiyi delice yoruyor.
"Ben başka birini seviyorum." Hayatımızda kaç kere duymuşuzdur bu ayrılık gerekçesini? Peki kaç tanesi gerçek, kaç tanesi bahanedir? Aslında her ikisi de olmadığı bir zamanın varlığını kolay kolay düşünmeyiz. Ama bir ilişkinin içindeysek ayrılık için en geçerli sebep değil midir iki kişiden birinin başkasını sevmesi?
Vazgeçmekten korkuyorum. Korkulmayacak bir durum da değil zira. Sevdiği şeyleri nadir durumlar dışında seçemeyen biriyim. Vazgeçme ihtimalim beni korkutuyor. Olur da vazgeçersem, muhtemelen ben de bu yolu kullanacağım. Kalbi güzel birini öylece kıramam. Böyle bir noktaya gelip de vazgeçen taraf olmak tüm suçu üstlenmek oluyor ki ben bunda bir gariplik göremiyorum. Vazgeçersem tüm suç benim. Bir şekilde o uyumu ben bozmuşum ve sonunda vazgeçmişim çünkü. Karşımdakini kandırarak, yürütemediğim bir ilişki yüzünden kendimi yorarak çok şey çalmış olmaz mıyım her iki hayattan da? Yalan bile olsa, iki tarafı da zehirleyecek bir ilişkiyi bitirmenin en kolay yolu başkasını sevdiğini söylemek.
Özür dilerim, bir gün vazgeçebilme ihtimalim olduğunu söylediğim için. Ama bu ihtimal öylece yok olmayacağını bildiğim bir şey. Her an terk edebilirim demek değil bu. Her an vazgeçebilirim de demiyorum. Sadece korkuyorum. Hiçbir şeye uzun süre bağlı kalamadım. Ya denemeye değer görmedim ya da denemek istediğimde ortadan kayboluşunu izledim. Kaybolmayacaksan, öyle kolay kolay gitmeyi düşünmüyorsan söz veriyorum, deneyeceğim. Kimbilir, vazgeçmediğim ilk şey olursun belki.
Ama yolunda gitmezse, beceremezsem bu sefer kız bana. Bağır, küfür et, bir şeyleri kır, istersen dünyanın altını üstüne getir. Yeter ki öyle sessizce durma. Sessiz kalırsan giderim ve bir daha da dönemem çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder